[فعل]

taşımak

/taʃɯmˈak/
فعل گذرا

1 حمل کردن

  • 1.Kolileri yalnız taşıyamam.
    1. جعبه‌ها را به تنهایی نمی‌توانم حمل کنم.
  • 2.Yaralıları hastaneye kadar sırtlarında taşıdılar.
    2. زخمی‌ها را تا بیمارستان روی کولشان حمل کردند.

2 پوشیدن

مترادف و متضاد giymek
  • 1.Devlet üniforması taşıyordu.
    1. لباس فرم دولتی پوشیده بود.
  • 2.Üzerinde çok görkemli bir elbise taşıyordu.
    2. لباس خیلی چشم‌نوازی پوشیده بود.

3 احساس کردن احساس داشتن

مترادف و متضاد hissetmek
  • 1.İçlerinde her şeye karşılık bir suçluluk duygusu taşırlar.
    1. در درونشان نسبت به همه چیز احساس گناه می‌کردند.
  • 2.Nasıl bir duygu taşıyor sence?
    2. به نظرت چجور احساسی دارد؟

4 داشتن

مترادف و متضاد sahip olmak
  • 1.Bu ameliyat ölüm riski taşıyor.
    1. این عمل ریسک مرگ دارد.
  • 2.İnsanlar müşterek tecrübeleri taşıdıkları için birbirlerinin ne dediklerini anlayabilirler.
    2. انسان‌ها چون تجربه‌های مشترک دارند می‌توانند حرف‌های هم را بفهمند.
  • 3.Tom her zaman çantasında bir harita ve pusula taşır.
    3. تام همیشه در کیفش یک قطب‌نما و نقشه دارد.

5 تحمل کردن

مترادف و متضاد katlanmak
  • 1.Ben yıllarca içimde bu acıyı taşıdım.
    1. من سال‌ها در درونم این غم را تحمل کردم.
  • 2.Bu kararsızlığı taşımak zorunda mıyım?
    2. مجبورم این بلا تکلیفی را تحمل کنم؟
تصاویر
دانلود اپلیکیشن آموزشی + دیکشنری رایگان